toplumsal bir kurum olarak aile turkiyede degisim ve sureklilik



Aile, bireyin topluma ilk adım attığı ve yaşam boyu süren sosyal ilişkilerinin temelini öğrendiği bir kurumdur. Sosyoloji disiplini açısından aile, yalnızca biyolojik bağlarla sınırlı bir yapı değil; aynı zamanda ekonomik, psikolojik, kültürel ve ideolojik işlevleri olan çok katmanlı bir toplumsal yapıdır. Aile kurumunun evrimi, toplumun genel yapısal dönüşümü ile doğrudan ilişkilidir.


Kuramsal Yaklaşımlar


Yapısal-Fonksiyonalist Yaklaşım; Aileyi toplumun bütünlüğünü sağlayan bir yapı olarak tanımlar. Talcott Parsons’a göre aile, hem bireyin kişilik gelişimi hem de toplumun kültürel sürekliliği açısından temel işlevler üstlenir: Çocukların sosyalleşmesi ve yetişkin bireyler için duygusal destek. Aile bu yönüyle topluyaşam sistemin temel taşlarından biridir.


Buna karşılık Eleştirel ve Feminist Yaklaşımlar; Aileyi iktidar ilişkilerinin yeniden üretildiği bir alan olarak görür. Toplumsal cinsiyet rollerinin aile üzerinden sürdürüldüğünü savunurlar.


Türkiye'de aile yapısında gözlemlenen dönüşüm, hem küresel modernleşme etkileri hem de yerel kültürel dinamiklerle şekillenmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2009 yılında ortalama hanehalkı büyüklüğü 4 kişi iken, 2023 yılı itibarıyla bu oran 3,1’e gerilemiştir. Bu düşüş, çekirdek aileye yönelimin, evlilik yaşının artmasının ve doğurganlık oranlarının düşmesinin göstergesidir.


2023 yılı itibarı ile ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 25,2; erkeklerde ise 28,1 olarak belirlenmiştir. Ayrıca boşanma oranları da dikkat çekici şekilde artmaktadır. 2022 yılında 182.437 çift boşanmış, bu da aile kurumunun istikrarı konusunda önemli tartışmalar doğurmuştur.


Kadınların eğitim ve iş hayatındaki yerinin artması, aile içi rollerin yeniden tanımlanmasına yol açmıştır. Geleneksel ailede kadının ev içi görevleriyle sınırlandırılan rolü, günümüzde yer yer yeniden müzakere edilmektedir. Ancak bu değişim, her toplumsal sınıfta ve bölgede eş zamanlı ve eş düzeyde yaşanmamaktadır. Kırsal kesimde geniş aile yapısı ve geleneksel roller daha belirgin biçimde devam etmektedir.




Aile, sosyolojik açıdan hem bireyin hem toplumun sürekliliği açısından vazgeçilmez bir kurumdur. Ancak bu kurum, tarihsel olarak sabit değil; toplumsal değişimle paralel biçimde dönüşen dinamik bir yapıdır. Türkiye örneğinde olduğu gibi, modernleşme, kentleşme, eğitim düzeyinin artması ve toplumsal cinsiyet rollerine yönelik eleştiriler aile yapısını farklı yönlerden dönüştürmektedir. Aile, bu dönüşüm içinde hem bir direnç noktası hem de değişimin bir parçası olmaya devam etmektedir.


Bugün boşanma oranlarının arttığı, bireyselleşmenin yükseldiği bir dünyadayız. Bu da aile yapılarının dönüşmesini beraberinde getiriyor. Ama unutmayalım, her ne kadar biçim değişse de, insanın sevgiye, güvene ve ait olmaya olan ihtiyacı değişmez. Ve bu ihtiyaçların karşılandığı ilk yer, hâlâ ailedir.


Unutulmaması gereken dünde, bugünde ve yarında Aile toplumun kalbidir. Yaşatmak, geliştirmek her birimizin sorumluluğudur.


Aile yılında gelin tükettiğimiz, unuttuğumuz duygularımızla tekrar buluşalım, özlediğimiz, boşluğu dolmayan aile, komşuluk... Birlikte yaşam değerlerimize sahip çıkalım.


Fulya PEYNİRCİ SOSYOLOG/EĞİTİM UZMANI



Lütfen Bekleyin
İHBARDA BULUN