
Geçtiğimiz günlerde İzmir’de yaşanan acı olay hepimizin yüreğini derinden sarstı. Bir gencin polis merkezine saldırarak iki emniyet mensubunu şehit etmesi, yalnızca adli değil, aynı zamanda toplumsal ve psikolojik bir mesele olarak karşımızda duruyor. Olayın ardından ortaya çıkan çocukluk fotoğrafları ise, aslında bu trajedinin yıllar öncesinden nasıl sembolik işaretler taşıdığını bize gösteriyor.
Ünlü psikanalist Sigmund Freud, “Çocukluk, yetişkinliğin kaderidir” derken aslında bugün yaşadığımız bu tür olayların altını çiziyordu.
Çocukluk döneminde verilen her mesaj, bireyin ilerideki davranışlarının temelini oluşturur. Eğer bu mesaj şiddet, güç ve ölüm üzerinden kuruluyorsa, ileride ortaya çıkacak davranışların barışçıl ve sağlıklı olmasını beklemek bir hayalden öteye gidemez.
Bir diğer önemli isim Carl Gustav Jung, “Çocuğa verilen en büyük zarar, ebeveynin kendi yaşanmamış hayatını ona yüklemesidir” diyerek ailelerin bilinçsiz yönlendirmelerinin tehlikesine dikkat çekmişti.
Çocuğu oyuncak silahlarla özdeşleştirmek, onu kendi ideallerimizin ya da güç gösterilerimizin bir aracı hâline getirmek, gelecekte telafisi olmayan sonuçlara yol açabilir.
Çocuk Eğitiminde Sevginin Önemi
Psikiyatr Erich Fromm ise “Sevgi, insana hayat veren en güçlü güçtür; nefret ve şiddet ise insanı yok eden en sinsi düşmandır” sözleriyle, bize çocuk eğitiminde sevgi temelli bir yaklaşımın önemini hatırlatır.
Çocuğa sevgiyle değil, şiddet imgeleriyle dokunan bir toplum, aslında kendi geleceğini karartmaktadır.
Bugün yaşanan trajedi, bize sadece bireysel bir olaydan fazlasını söylüyor. Bu, bir toplumun çocuk yetiştirme kültürünün, aile içi değer aktarımının ve eğitim politikalarının aynasıdır. Çocuklarımızı ölü kuşlarla değil, kitaplarla; oyuncak silahlarla değil, sanatla büyütmeliyiz. Çünkü çocuklukta atılan her tohum, yarının toplumunu belirler.
Unutmayalım: Bir çocuğun eline verdiğimiz her nesne, zihnine yerleştirdiğimiz her imge, aslında yarının toplumsal manzarasının tuğlalarını örer. Silahı oyuncak, ölümü oyun kılan bir kültür; sonunda kendi geleceğini toprağa gömer.